Marka hükümsüzlüğü, sınai mülkiyet kanununda yer alan belirlenen hallerin gerçekleşmesi durumunda daha önceden tescil edilmiş olan bir markanın dava yoluna başvurarak, iptal edilmesi ve en sonunda marka hakkının sona ermesine marka hükümsüzlüğü denir. Marka hükümsüzlüğüne neden olan haller, 6769 sayılı kanunun 5.ve 6. maddelerinde yer almaktadır.
Markanın ticari hayattaki önemi sebebiyle, ciddi anlamda bir hukuki zemini bulunmaktadır. Marka hakkı adına açılan davalar gün geçtikçe artmaktadır. Marka hükümsüzlüğü davası, açılan bu davaların en bilindik ve önemlileri arasında yer almaktadır.
İnsanlar birçok sebepten bir markanın hükümsüzlüğünü isteyebilir. Marka hakkı sahipleri de, hangi sorunlar ve problemlerden kaynaklı marka hükümsüzlüğü oluşacağını merak etmekte ve araştırmaktadır. Marka hükümsüzlüğü davası kural olarak sonradan yapılmış olan marka tescilinin hükümsüz olmasına ilişkindir.
Marka hükümsüzlüğü için belki başlı kriterler bulunmaktadır. Bu kriterlerin başında;
Belirtilen bu şartlar gerçekleştiğinde, tamamının gerçekleşmesi gerekmektedir. Aksi bir durumda markanın hükümsüzlüğü mümkün olmayacaktır.
Marka hükümsüzlüğü şartlarında belirtildiği üzere, Sınai Mülkiyet Kanununda da değinildiği üzere mahkemeye markanın hükümsüzlüğü yönünde talepte bulunulabilir. Sınai Mülkiyet Kanununun 5. maddesinde yer verilen marka tescili, mutlak red ile ilgili haller, 6. maddesinde yer verilen marka Tescilinde belirli red hallerini düzenler.
Bir markanın, mutlak red koşullarında markanın hükümsüzlüğü su hallerde olur;
Tüm bunlarla beraber, nispi red nedenleri 6. madde olmasına rağmen tescil edilmiş olan bir markanın hükümsüzlüğü ise şu hallerde mümkündür;
Bu ve bunun gibi hallerde hükümsüzlük davaları söz konusu olabilir ve markanın hükümsüzlüğü davası talep edilebilir.
Marka sahibi, sonraki tarihte tescil edilmiş ve hükümsüzlük kapsamına giren bir markanın kullanıldığını biliyorsa, bu durumu öğrendiği yada öğrenmesi gereken tarihten itibaren 5 yıl boyunca bu markanın kullanımına sessiz kalmış ise bu noktadan sonra söz konusu olan markanın hükümsüzlüğünü, ileri süremeyecektir. Bunlarla beraber hükümsüzlük kapsamına giren markanın sahibi nin kötü niyetli olması halı saklıdır.
Sessiz kalma yoluyla ortaya çıkabilecek olan bu hak kaybı, sadece Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinde de belirtildiği gibi belirlenen nisbi red sebeplerinin varlığı ile söz konusu olacaktır.
Tüm marka hükümsüzlüğü davalarında görevli olan mahkemeler Fikri ve Sınai Hukuk Mahkemesidir. Fikri ve Sınai Hukuk Mahkemesinin bulunmadığı durumlarda ise Asliye Hukuk Mahkemeleri bu davalarla ilgilenmektedir.
Yetki verilmiş mahkeme ise genel yetki kuralınca davanın yerleşim yerindeki mahkeme olacaktır. Yeniden inceleme ve değerlendirme kurulu kararının iptali talebini içeren hükümsüzlük davalarında, yetkilendirilen mahkeme ise Ankara Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesidir.
Hükümsüz talebi davalarında, davacı olan tarafın hükümsüzlüğünün istediği markanın hangi hükümsüzlüklerini kapsadığını bilmesi ve bunu ispatlanması gerekmektedir. Sınai Mülkiyet Kanunu çerçevesinde marka hükümsüzlüğü davalarına ilişkin olarak bu durumu ispat etme kriteri getirilmiştir.
Sınai Mülkiyet Kanununun 25.maddesi 7.fıkrası hükmüne göre nispi red nedenlerine dayanılarak açılmış yada açılacak olan marka hükümsüzlüğü davasında davalı ve açılan davanın nedenini oluşturan markanın beş yıldan beri kullanılmadığı ileri sürülebilecektir. Markanın kullanımına ilişkin bu beş yıllık sürecin belirlenmesinde belirtilen dava tarihi esas alınır.
Bu noktada davacının markasının hükümsüzlük kararı istenen markanın tescil başvurusu tarihin den en az beş yıllık sürede ülke sınırları içinde mal ya da hizmet dahilinde kullanıldığı ispatlanması istenecektir.
Markanın mahkeme kararıyla birlikte markanın hükümsüzlüğüne karar verildiği takdirde bu karar geriye etkili olacak ve markanın tescil edilmesi için yapılan tescil başvurusu tarihinden itibaren geçerli olacaktır. Marka hükümsüzlüğü kararı herkese karşı bir hüküm doğurmaktadır.
Bununla beraber hükümsüzlük kararının geriye etkili olacak şekilde hüküm doğurmasının iki istisnası bulunmaktadır. Bu istisnalar;
Bu istisnalar marka sahibinin kötü niyetli olması durumuna sebep olması halinde uygulama alanı na tabii olmayacaktır. Bununla beraber böyle bir durumda marka sahibi tazminat ödemek durumunda kalacaktır.
Mahkemeler, marka hükümsüzlüğü davasında bir markanın hükümsüzlüğüne karar verilmiş ise, bu karar geçmişe etkili olacak şekilde olacaktır. Buradan da anlaşılacağı üzere en başından beri söz konusu marka tescil edilmemiş, elde edilen haklar hiç doğmamış gibi sonuçlanır.
Aynı zamanda mahkemenin vereceği karar, sadece söz konusu davanın davacısına değil herkese karşı etkili olacaktır. Mahkeme hükümsüzlük kararı verdiği durumlarda, verdiği bu kararın icrasını da kendisi yapar.
Bu noktadan sonra mahkeme verdiği hükümsüzlük kararını kendisi Türk Patent ve Marka Kurumuna gönderir. Bundan sonra söz konusu marka sicilden silinir. Aynı zamanda bu durum, bülten yayını ile yayımlanır.